Bu soru teknoloji dünyasının son dönemlerde en çok tartıştığı konuların başında geliyor. Bir otomobilde ilerliyorsunuz ve karşınıza bir yaya çıktı. Yolun diğer tarafında ise ağaçlık bir alan var. Kontrol sizde olsaydı kararsız kalıp yayanın kaçacağını tahmin edebilir, düz şekilde ilerleyebilirdiniz. Belki de bu sizin yaya çarparak hayatını kaybetmesini sağlayabilirdi. Ancak söz konusu yapay zekâ ile donatılmış sürücüsüz otomobiller olunca işler değişiyor. Yapay zekâ, çarpacağınız kişiyi düşünerek sizin maddi hasarla bu kazayı atlatmanızı sağlayacak.
Paylaştığımız bu senaryo, yapay zekâlarla her geçen gün dijitalleşen dünyanın nasıl değişeceğini gösteren örneklerden sadece biri. Bir çalışanı işe almak için görüşmeler yapay zekâlara bırakılacak. Böylelikle insan kaynakları çalışanlarının olası ön yargıları ortadan kalkacak ve şirketin tamamen ihtiyacına odaklanılacak. Veya şu anda kötü amaçlarla da kullanılabilen dronelarda yapay zekâ kullanılmaya başlanacak. Drone sahibinin kötü amaçlı uçuşlarını tahmin edebilecek ve istenilen bölgeye gönderilemeyecek.
Kısaca yapay zekâyla gelecek yeni ahlaki değerler hayatımızdaki birçok şeyi değiştirecek. Geçtiğimiz yıl ABD’deki Carnegie Mellon Üniversitesi, yapay zekânın ahlaki değerlerini inceleyen bir merkez kurdu. Beyaz Saray’ın yanı sıra Facebook ve Google gibi teknoloji devleri, Stephen Hawking ve Elon Musk gibi teknoloji dahileri de bu çalıştaya dahil oldu. Yayınlanan ilk bildiride, “Yapay zekâ tarafından sağlanan araçlar, hastalık ve yoksulluğu ortadan kaldırılacak. Avantajlarından nasıl yararlanılacağını araştırmak önemlidir” denildi. Aynı zamanda bu merkezden yapılan açıklamada, yeni makine çağı ile birlikte yeni bir ahlaki anlayışa ihtiyacımız olduğu gerçeğini de ifade edildi.
Peki bu yeni dönem neler getirecek? Şu ana kadar teknoloji camiasının ve bilim insanlarının tartıştığı dört başlık var. Bu başlıklar şu şekilde:
1) Yaşam Bilimleri:
Bebeklerin istenildiği özelliklerde doğması için genlerin değiştirilmesi yaşam bilimlerinin tartıştığı konuların başında geliyor. Çocukların fiziksel özelliklerinin yanı sıra beceri ve zekâsı doğmadan önce ayarlanabilecek. Başka bir deyişle çocukların mesleki açıdan yatkın oldukları alanlar önceden belirlenebilecek.
2) Verilerden çıkacak sonuçlar:
Zamanla, yapay zekâ her türlü karar vermede bize yardımcı olacak. Örneğin; makine öğrenimi (machine learning) sayesinde üniversite seçimleri, geçmişten gelen verilerden çıkan sonuçlarla daha doğru yapılabilecek.
3) Sosyal medya ve yeni nesil akıllı cihazlar:
Kitap okuyucularında yer alacak bir yüz tanıma ve biyometrik sensörler okuyucuları takip edebilecek. Her cümledeki kalp atışlarından veya kan basıncından veriler üretilecek. Böylelikle okumanız gereken ve size daha çok heyecanlandıracak kitaplar önerilecek.
4) Robot ve Makineler:
Robotlar, hayatımızdaki en yakın dostlarımız olacak. Her alanda yer alan bu robotlar, yaptıklarımızı takip edecek, konuştuklarımızı dinleyecek. Ancak robotlar aynı zamanda çok iyi bir sırdaş olacak mı? Robotların ahlak yapısı üzerine çalışan uzmanlar, bu konu üzerine yoğunlaşmış durumda.
Kuşkusuz bu tartışmaların yön belirleyicisi devletler olacak. Bu zamana kadar teknolojiye olan yaklaşımlarında yasaklayıcı politikalar izleyen devlet yönetimleri, makineleşen dünyada da benzeri kararlar alacaktır. Teknolojiyi suya benzetecek olursak, karşısına çıkan her engele karşı bir alternatif yol bulacaktır. Bu da makineleşen dünya ile gelecekteki ahlak tartışmalarının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor.